6 Nisan 2018 Cuma

Kardeşliğin geçemediği köprü Cendere




 Güneş yine kardeşliğin tarihininin yazıldığı  bu toprakları kavuruyor. 

Bazen medeniyetlerin kaynaştığı ama genellikle kılıç seslerinin yankılandığı topraklar yine öfkeyle yoğruluyor.  Güneşin kızgın ışıkları bahar olmasına rağmen bozkırları yakıyor. Güneyden esen rüzgarlar havayı serinletmek şöyle dursun değdiği yeri kızdırıyor.

Septimus Severus'un büyük oğlu Caracalla
Tarih M.S. 211. Roma İmparatorluğu'nun sınırlarını bir ok gibi uzaklara fırlatan imparator Septimus Severus artık hayatının son günlerinde. Yaşlı adam ülkeyi iki oğlu Caracalla ve Geta'ya bırakmaya hazırlanıyor. İki oğlunu da birbirinden ayırmayan İmparator sık sık oğullarına ülkeyi birlikte yönetmelerini tavsiye ediyor.

Severus ölürken evlatlarına pek çok nasihatte bulundu. Bunlardan en önemlisi kavga etmemeleriydi. Geta babasını can kulağı ile dinledi. Ama Caracalla ne kardeşi ne de babası gibi düşünüyordu. Onun tek amacı İmparatorluğu tek başına yönetmekti. 

İmparator Severus ölünce Caracalla zihnindeki korkunç planı devreye soktu. Gök yüzünün yıldırımlarla sarsıldığı, beyaz örtünün her yeri kapladığı, bulutların griden siyaha döndüğü uzun geceleri ağırlayan Şubat ayında dondurucu soğuk kadar Caracalla'nın karanan ruhunda da fırtınalar kopuyordu. Hem de ne fırtına.

Bu topraklar çok kardeş kavgası gördü. Ama bu kadar kanlısına ilk kez şahit olacaktı. Caracalla sarı saçlı, mavi gözlü, beyaz tenli yakışıklı kardeşi Geta'yı hain bir suikastle öldürecekti. Bunun için annesinin ülke bölünmesin diye iki kardeşin arasını bulma umudu ile ayarladığı görüşmeyi fırsat bildi. İki kardeş görüştüğü sırada Caracalla'nın kara ruhlu askerleri gizlendikleri yeren çıktı. Geta'yı annesinin gözleri önünde öldürdüler. Acılı anne Julia Domna askerleri uzun süre engellemeye çalıştı. Hatta kılıç darbelerinden o da nasibini aldı. Ama tüm yalvarmalarına ve ağlamalarına rağmen gözü dönmüş Caracalla'yı kardeş katili olmaktan alı koyamadı.

Abisi tarafından öldürülen zavallı Geta
Geta'nın vücuduna kalkıp inen her kılıç darbesi ülke topraklarına adeta lanet yağdırdı. Bolluk ve bereketle yıkanan Roma toprakları biranda kara ruhlarla kaplandı. Otlar bitmez ekinler topraktan çıkmaz oldu. Baş gösteren kıtlıkla birlikte halk arasında büyük bir huzursuzluk başladı. En samimi arkadaşlar birbirine selam vermez karı kocalar birbirini sevmez oldu. Çocukların gülen yüzlerinin yerini ağlamalar aldı.

Caracalla'nın kardeşini öldürmesi Roma Sarayı'nda da büyük üzüntüye sahne oldu. Geta'yı sevenler o günden sonra hep siyah giysiler giydiler. Yasa gömüldüler. Sarayın her odasından ağlama sesleri yükseliyor, ağıtlar dinmiyordu. Bu sızlanmalar vicdanının en gizli köşelerinde derin bir azap duyan Caracalla'yı çıldırtıyordu. Caracalla yaptığı hatayı yeni bir kinle söndürme yoluna gitti. Geta'nın tüm sevenlerinin kılıçtan geçirilmesi emrini verdi. 

Bu acımasız emrin ardından Geta'yı seven 20 bin kişi öldürüldü. İşte Perre'nin (Adıyaman) adı da bu acı hikaye ile burada buluştu. Kahta yakınlarındaki  Chabinas (Cendere) çayından günlerce Geta'nın sevenlerinin kanları attı. Cansız bedenler dondurucu sularda sürüklendi. Sahipsiz yüzler gökyüzündeki ışığı bir daha asla göremedi. Gökyüzü de Perre'ye küstü.  Bir daha ne yağmur yolladı ne de rüzgar bu kanla yoğrulan toprakları okşadı. 

Kardeş kavgasının canlı şahidi Cendere Köprüsü
Caracalla tam 20 bin kişiyi öldürdü ama öfkesi dinmedi. Kardeşinin dünyadaki varlığı gibi adının da her yerden silinmesini emretti. O'nu hatırlatan ne varsa silinmeliydi. Emri yerine getirildi. İlk olarak Roma paralarının üzerinde Geta resimleri kazındı. Bu öfkeden Chabinas çayı üzerindeki Cendere Köprüsü de nasibini aldı. Septimus Severus'un köprüyü inşa ettirirken kendisi, eşi ve iki oğlu için diktirdiği 4 sütundan birisi yıkıldı. Caracalla'nın emri ile Geta'yı temsil eden sütun yerle bir edildi. Tonlarca ağırlıktaki taşlar Chabinas çayına atıldı. Zamanla sütundan geriye kalan diğer izler de silindi.

Caracalla Geta'nın sütununa da acımadı
Pek çok kardeş kavgasına ev sahipliği yapan Anadolu toprakları bir kez daha kardeş kanıyla yıkanıyordu. Nehirler insan kanıyla kızarıyor, anneler gözyaşı döküyordu. Bu acı hikayenin en yakın şahidi Cendere Köprüsü de yaşanan kardeş kavgasının izlerini taşımaya devam ediyor. Biri eksik 3 sütunu ile tarihi yapıların sadece taştan topraktan ibaret olmadığını tüm insanlara haykırıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder