10 Nisan 2018 Salı

Boynuz kulağı geçti sözünün kaynağı Hasankeyf'te

MEDENİYETLERİN KAYADAN BEŞİĞİ; KENTİ HISN-I KEYFA


Boynuz kulağı geçti sözü medeniyetlerin beşiği Hasankeyf'in en çok bilinen hikayelerinden. Tarihin hızla dönen yaprakları insana ait olan aşkı, öfkeyi, sevgiyi ve kıskançlığı azaltamadı. İnsanlar vicdanlarından gelen sesi dinleyip zaman zaman medeniyetler yıktı, binlerce canı kılıçtan geçirdi, zaman zaman kurdukları medeniyetler ile dünya üzerinde huzurun, mutluluğun temsilciliğini yaptı.

Urartular, Artuklular, Asurlular, Romalılar, Eyyübiler, Akkoyunlular ve Osmanlı. Hasankeyf'in ağırladığı medeniyetlerden sadece bir kaçı. Tarihin köklü medeniyetlerinin dalları hep Hasankeyf'e uzandı. Tarihi şehir Hasankeyf'e pek çok eser kattılar ama aynı zamanda Hasankeyf'ten pek çok hikayeyi de yanlarına alıp tarihe adlarını yazdırdılar. O hikayelerden birisi de kıskanç ustası ile akıllı çırağının hakiyesiydi.

Kitabesinde 1409 yılında yapıldığı yazılı olan Er Rızk Cami'nin kendi yıkıldı ama minaresi yüzyıllardır Dicle'nin bekçiliğini yapıyor. İnce işçiliği ile görenleri ilk bakışta etkilemeyi başaran minarenin yapılış hikayesini duyanlar ise biraz üzülüyor biraz ise seviniyor.

Hasan Keyfe pek çok eser kazandıran bir ustanın çalışkan mı çalışkan çok sevdiği bir çırağı varmış. Usta ile çırak işleri birlikte alır yapılacak binaları o günün mimarisine uygun olarak kısa sürede tamamlarmış. Gel zaman git zaman çırak işi öğrendiğini düşünmüş, ustasının yanından ayrılmak için izin istemiş ama ustası bu fikre çok sıcak bakmamış. Aralarında başlayan soğukluk kavgaya dönüşmüş, usta ile çırak yumruk yumruğa birbirine girmiş. Bunu gören çevredekiler kavgayı ayırmış. Sonrada ''derdiniz ne diye sormuşlar''. Çırak başından geçenleri bir bir anlatmış. Herkes çırağa hak vermiş ama usta da hatırlı adam. O'nu da kırmak istememişler. ''Arayı bulabilmek için bir yarışma yapalım. Camilerimiz var ama minareleri yok. Caminin birine usta diğerine çırak minare yapsın. Minaresi güzel olan bundan sonra Hısn-ı Keyfa'nın ustası olsun'' demişler.

Her iki tarafta bu öneriyi kabul etmiş. Başlamışlar minareleri inşa etmeye. Hem usta hem de çırak gece gündüz çalışmış. Taşları üst üste koymuşlar zaman zaman minarelerin desenlerini kilim gibi dokumuşlar. Ve ortaya gelecek nesillere bırakılacak iki önemli eser çıkarmışlar.

Minareler açılmadan önce çırak ustasına saygıyı elden bırakmamış. Kalabalık görmeden önce ustasının ilk olarak eserini görmesini istemiş. O'nu minaresini gezmesi ve görmesi için davet etmiş.

Usta minareye çıkmış, şerefeye kadar tırmanmış. Ama o da ne. Çırak da şerefede. Şaşkınlığını gizleyemeyen usta ''Sen buraya nasıl çıktın?'' demiş. Çırağı da minareye çıkan ama diğer yol ile hiç kesişmeyen ikinci bir merdiven olduğunu söylemiş. Ustası bunu görünce çırağının kendisini geçtiğini anlamış. Çırağını tebrik etmek yerine gururuna yenik düşmüş. Şerefeden kendisini aşağıya bırakmış. Usta ile çırağı arasındaki bu rekabet Hasan Keyf'ten çıkmış tüm Anadolu'ya yayılmış.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder